Wednesday, June 15, 2011
Lüfer, hamsi, kalkan... kader anı 21 Haziran!
Sunday, May 9, 2010
Tuesday, April 13, 2010
Deniz Gül gönderisi
yaklaş.
kalbini
dişleyerek
belin sızlayarak
nefes ver
bana
iç.
hah!
i've got a hell a lot to learn
for good,
for one,
for wholeness
karın sesiyle
sessizlik icinde
bosluk icinde
hicbisiyin olmadigi ama herseyin var oldugu anlar icinde
belki de hic bisi olmuycak. bastiriyorum kendimi ucmamak icin.
bilmiyorum ki
teslimim ona, hayata, kadere
Gamarjoba Georgia!
Gamarjoba
GeoAIR-is rezidenciashi aprilshi imkopeba stambulis apartament projektis prezidenti da video xelovani Selda Asali. igi tavisi proeqtistvis ezebs axalgazrda xelovanebs.
Proeqtis saxelia “freefall apartamnnt project”. Es aris virtualuri workshopi ,romelic blogze midis. igi gagrzeldaba 5 dge. Visac geqnebat survili proeqtshi minazileobis misagebad seld shexvdeba xelovanebs piradad da auxsnis rogor da rodis unda daizkosda proeqtize mushaoba.
Proqtis arsia sheiqmnas tqveni dgiuri. tqven unda atvirtot blogze imigebi, videoeb, an audio masala, rasac koveldge xedavt xvdebit da rac xdeba tqven zxovrebashi. Proeqts aqvs dialogis saxe.
freefall-apartment.blogspot.com/- aq shegizliat naxot proeqti romelic ukve mimdinereobs.aq sheikmneba tkventvis direqroria sadac daideba tkveni masala.
http://freefall-apartment.blogspot.com/p/free-fall-project-proposal.html
meeting talks /Turkish/ English
meti informacia shegizliat aqac naxot
http://freefall-apartmentproject.com/?p=21
Am masalit salda aketebs pilms, romelis nimushi (sxva jguptan mushaobit sheqmnili) shegizliat naxot am linkze http://vimeo.com/10797722
www. apartmentproject.com- es aris organizaciis linki tu rame dagainteresebt aqac sheixedetJ
seldas shesaxeb informacia shegizliat aq naxot.www.seldaasal.com
dainteresebis shentxvevashi daureket saldas nomerze 899488107 an mizeret e.maili.igi laparakobs inglirurad da germanulad.
An damikavshirdit me 899511489 sopo lapiashvili (GeoAIR zarmomadgeneli)
Friday, April 9, 2010
Maganda / şiddet / geçmişe dair 2
Simdi soyle; Eylul 2009 da the corner adli bar/ biraci? Eskiden kasap olan yeri kasabin oglu Haldun Oger’den kiraladi. Biz apartmanda oturanlar kapi onumuz konusunda israrli davrandik ve Haldun’a kiracisindan soz almasini rica ettik. Ama corner bizden izinsiz ApartmanProjesinin pencerelerini de kaplayan acilir kapanir brandalar yaptirtti, masalarini 10 arli siralar halinde koymaya devam etti.Ben her o bolgeye geldiginde olay hep su sirayla devam etti:
Ben Apartman Projesinin onune konan 20 masayi kaldirmal;arini rica ettim, onlar gulumsedi, ben ‘5dakika icersinde kaldirin, yoksa ben kendim kaldiracagim ‘dedim. Onlar gulumsediler. Ben tek tek masalari kaldirmaya , onlarin tarafina koymaya başladım , tam sonuncu masada sahiplerden biri geldi, bağırış,çığırış, gözdağı verici , tehditkar konuşmalar vs…
Bunlar arttıkça ben birgün ‘madem siz masanızı koyuyorsunuz, ben kendi masami koyarım dediğımde ‘ sen o masanı koy , bak neler olacak’ şeklinde cevabına bende pencereden kendi büyük masamı onların masalarının üstüne indirdim. Corner’in sahibi bana ertesi güne kadar bu masadan tek bir parça kalmayacağını söyleyip gitti ve ardından bodyguard’ı burnumun dibine kadar gelip bana dikdik bakmaya başladı,(aramızda gerçektende 5 cm falan vardı) bende adama ‘bana dikdik bakmak istiyorsanız 2 metre öteye gidin lütfen, sizin bu mafyatik bakışlarınız bana işlemez ‘ şeklindeki konuşmalar giderek onların ben her masalarını onların tarafına koyduğum zaman havada kültablaların yada küfürlerin başlamasına neden oldu . Kültablalarının uçtuğu gün komşular polis çağırmış , bende ekip otosuna hayatımda ilkkez böylece binmiş oldum.
Polis Amiri çok şeker davrandı ve onları hizalayacağını söyledi , hatta o gece bu adamların 20 birahanesine narkotik baskını yaptırtmış ama bu durumların dahada gerilmesine neden oldu. Artık o günden sonra bu adamlar sokakta insanlar görüp polise haber vermesinler diye beni apartman boşluğuna iteleyip gözdağı vermeye çalıştılar fakat her seferindede ben onları 3-4merdivenden aşağıya iterek bana karşı yapabilecekleri olası siddeti kendi gücümle önlemiş oldum. Ama bu nereye kadar diye düşünüyorum.
Sonra olaylar şöyle gelişti, bizim her sergi açılışımız olduğunda onların iki garsonu tam benim durduğum yerin karşısına geçip gözlerini dikerek bakıyorlar. Bu saatlerce sürebiliyor. Sessizce ve durmadan , arada bir birbirleriyle fısıldaşarak.
Kasım ayında Armin Wagner isimli avusturyalı bir sanatçının sergi açılışında ,corner’in sahiplerinden biri mekanın içersine girerek oradaki izleyicileri kovdu, ‘yeter bu sergi bitsin’ diye bağırdı.
Ben adama kızarken, eli havada beni dövmeye gelirken, bir adım geri attım ve ona’ Bir vurda seni sonsuza kadar hapise attirayim ‘dedikten sonra adamın boylece tokatını yemedim. Böyle detaylardan çok var. O sokağı döndüğüm an sinirlerim bozuluyor.
Belediyeye enaz 10 kere kapı önümün bana ait olduğunu , gasp edildiğine dair dilekçeler verdim, o yetmedi zabitaya kaç kez başvurdum ve kapımın önüne ağaç koymak istediğimi ve bunun işgaliye parası ne ise onu vereceğimi beyan eden dilekçeler verdim.Bu dilekçeler hiçbir geri dönüşü olmadı.ve sonunda savcılığa başvurdum, bu insanların beni tehdit ve gözdağı vermek surettiyle bana duygusal şiddet uyguladığını vs,,.. Kısacası bu ülkede hiçbirşeyin yolunda gitmediğini , 10 yıl kadar once gayet iyi işleyen belediyenin artık 10 masa parası daha çok işgaliye parası kazanmanın hesabında olduğunu, bizim gibi kazançsız (non profit) oluşumlara asla destek olmadığıni artık net görüyor ve sanırım o sokaktan vaz geçiyorum.
Yalnız enson perşembe günu 1 Nisan 2010 da belediye/ zabıtaya başka bir dilekçe daha verdim.
Yurtdışı fonlarından yararlanabilmesi için , Apartman Projesi , 2 yıl once dernek olmuştu, ben Dernek kartını henüz oynamamıştım , şimdi bu kartı önlerine koydum.
Kapı onümüzün dernek lokalı olarak engellenmemesi için. Fotoğrafın üzerinde kroki çizerek, sınırlarımızı belirleyerek yeni bir dilekçe. Bunun işlemesini ummayı istiyorum. Yoksa bu şehir , bu sokak bizi terk ettirecek..
1992 de bu sokaklara gelmiş biri olarak , şu ayılarla uğraşacağımı asla bilemzdim. Oyle şeker bir esnaf vardı ki orada.
Sana bir anekdot anlatayım, 1991 de Şeh Bender sokakta yürüyordum. Kendime sanatçiların içinde yaşayacağı bir sokak hayalindeydim. Yanyana atölyeler, müzisyenlerin provalarını duyabileceğim, yanda bir küçük kitapçı, az ileride bir dans studyosu.. geceleri herkesin gelip takılabileceği uzun bir masa.. işte böyle bir hayal.
Tüm Beyoğlu sokakları gibi bu sokak ta, 1955 sonrası boşalmış yerine gündüz tekstil atölyeleri, cilacılar geceleride karanlık işleri döndüren geceyarısı esnafları..neyse ben 1991 de Şeh Bender sokakta yürürken , uzaktan Rachmaninof 1.piyanosunun çaldığını duydum, yaklaştıkça bir baktım bir mobilya cilacısına vardım.Sessizce içeri girdim ve ‘aaa Rachmaninov dinliyorsunuz’ dedim adama. O Sırada henüz adını bilmediğim rahmetli Fethullah amca bana’ evet, aslında ben 2. Piyano konçertosunu daha çok severim, onu çalayım eğer isterseniz ‘dedi. Sonra ben orada belki bir saaten fazla kaldım ve Fethullah amca ile müzikten, duvarında asmış olduğu arkadaşlarından toplamış olduğu yağlıboya yapılmış resimlerden konüştuk. Ö zaman karar verdim, bu sokakta atölyem olmalı diye.
Sokağın kendi ritminde atölyeme gidip gelmeye başladım. Gündüz gözüyle çalışmak ve karanlık olmadan ‘gece esnafları’ işe koyulmadan çikmak gibi.
Ama birşey daha anlatmalıyım, bu sokağın pisliğine rağmen nasıl kendi başına bir etiği olduğunu.
İşte atölyeme hergün gidip geliyorum, birgün bazı sayfaların fotokopilerini çekmek üzere 9 yaşlarından beri tuttuğum güncelerin en önemli olanlarını bir çantaya doldurmuş arabayla atölyeme gelmişim.. Arabayla o gune kadar hiç gelmemiştim ,atölyeye yakın bir yere park etmişim, akşamüstü arabaya binmek için ilerlediğimde bir baktım arabanın camı kırılmış ve o içi günce dolu çanta çalınmış. Super üzüldüm ve tek tek oradaki çöp kutularının içlerini kariştirırken bir baktım ‘ bizim çocuklar’ geliyor. Bizim çocuklar dediğim, binalardan birinin bir katını işgal edip, geceleri kapkaç yapan, evleri soyan çocuklar..’Abla ne arıyorsun’dediler, bende durumu anlattım, defterlerin benim için önemini vs…Onlar o arabanın benim olduğuna şasırdılar , bende konuşmalarından onların yapmış olduğunu anladım,onlara ‘ siz bilirsiniz, belki sizin arkadaşlarınız … mümkünse şu defterleri karşı binanın girişine bırakabilirler mi?’ Onlarda ‘tamam abla, hiç merak etme ‘ deyip gittiler.
Bende arada bir karşı binaya geçip gelmişmi gelmemişmi diye bakıyorum, ama gelen giden birşey yok. Aradan zaman geçiyor falan. Sonra oranın kapıcısına gittim, durumu anlattım, ‘ aaa ‘dedi’ o defterleri ben aldım , birer birer okuyordum’ ‘aman ‘dedim ‘onları bana ver, ben sana ne kitabı seviyorsan alayım’ adam ‘ben aslında felsefe severim’dedi.
Kapıcıya gidip Heidegger, Hegel ne bulduysam alıp götürdüm.Şimdi o zamandan şu zamana geri dönersek ne nekadar değişmış, o farklı farklı renkler, kimlikler nasıl monotona dönmüş , insanlar saldırgan, açgözlüleşmiş bunu görüyor ve alışamıyorum.
şehir magandasi ve apartman projesi
Oray Eğin
Şehir eşkıyalığına kimse ses çıkarmıyor
UluslararasI sanatçı Selda Asal, yıllar önce, daha kimsenin uğramaya dahi cesaret edemediği Asmalımescit'te dolaşırken bir marangoz atölyesinden yükselen Rachmaninoff melodisine kulak kabartıyor... Dükkana giriyor, marangoz ustayla klasik müzik üzerine konuşuyorlar uzun uzun..
O gün 'Burası benim taşınmam, atölyemi kurmam gereken yer' diyor ve buradan bir yer satın alıyor... Aklından Asmalımescit'in sanatçılarla beraber bir 'gentrification'dan nasibini alması geçiyor... Ressamların, heykeltraşların atölyelerinin olduğu, binaların, dükkanların hala ucuza satın alınabileceği bir bölge...
Asal, burada uzun yıllar 'Apartman Projesi' adıyla çağdaş sanatın en önemli örneklerini sergiliyor... Uluslararası ilginin odağı oluyor Apartman Projesi. Dünya gazetelerinde, dergilerinde hakkında yazılıyor. Çok önemli sanatçılar uğruyor.
Ta ki bir gün biracı istilasına kadar... Binanın altındaki eski kasabı kiralayıp biracı açanlar adeta terör estiriyorlar... Sanata düşman tutumlarından herkes çekiyor...
Apartmanın her biri sanat eseri olan ve içeriden yansıtmalar, uygulamalarla yerleştirmeler yapılan camlarının önüne masalar koyarak, tente gererek, sanatı yok etmeye geliyorlar...
Selda Asal; tehditler, bağırışlar çağrışlar ve yaratılan terör konusunda çaresiz kalıyor. Belediye'ye başvuruyor, kimse oralı olmuyor. Biracının masaları genişledikçe genişliyor...
Sergi açılışında saatlerce kapıda diktirilen garsonlar ve gözlerini ayırmadan öfkeyle bakan garsonlar mı istersiniz; yoksa bir açılışı basıp 'Yeter artık, bitsin bu sergi' diye bağırtılan magandalar mı?
Ancak Selda Asal, bu şehir eşkıyalığına karşı tek başına da olsa yılmamaya, mücadele etmeye kararlı.
Şehrin göbeğinde yaşanan bu eşkıyalığa kimse sesini çıkarmıyor, ne belediye ne polis oralı olmuyor. Ama Asmalımescit'te aslında bir cinayet yaşanıyor...
Bu teröre seyirci kalmayalım.